Satış listeleri bir aracın iyi veya kötü olduğunu, herhangi bir kriterde başarılı veya başarısız olduğunu göstermez. Hepimiz biliyoruz ki bu listelerde liste başı olan araçların çoğu ciddi filo satış rakamlarına ulaşan modellerden oluşuyor. Örneğin iki şampiyonu ele alalım; iç hacim genişliği dışında önce çıkan hiç bir özelliği bulunmayan hatta aksine yol tutuş konusunda sınıfının sonlarında yer alıp üstünede ne motorları nede tasarımıyla kimseyi etkileyemeyen Fluence ve Linea liste başı araçlar. Ne yazık ki ülkemizde "sedan olsun, servisi her yerde bulunabilir ve makul fiyatlı olsun candır" zihniyeti hakim olduğu için bu devran böyle devam eder.
Aynı şekilde VW gurubu araçlarında çoğu TSI motorda yağ yakma ve çoğu DSG şanzımanında belalı sorunlar çıkmasına rağmen tercih edilmesi ise ayrı bir pazarlama başarısıdır. Ki bu başarıyı şu an Kia'da da görmeye başladık ancak buna mesajın en sonunda geleceğim.
Hatırlar mısınız bilmem ancak 1997-1998 yılı küresel otomobil pazarında VW için milattı. Bu yıldan önceki VW'lerin hepsi silik, varlık gösteremeyen, kayda değer ciddi bir başarısı bulunmayan modellerdi ("GOLF GTI efsaneydi amaaaa" diyecek sazan arkadaş olursa, kendisinden bir elin parmakları kadar efsane olmuş model saymasını rica ederim.).
Ancak 1997-1998 yılları sonrasında VW müthiş bir atağa kalktı. Gerek sınıfında kalite anlamında dönemi için inanılmaz bir sıçrama yapmış GOLF IV - BORA ikilisi olsun gerekse de donanım ve motor seçenekleriyle sınıfına ilkleri getirmiş Passat IV olsun (Dönemi için Turbo motor, dönemi için yeni TDI teknolojisi, benzinlilerde silindir başına 5 subap teknolojisi vb...) gerekse de VW'nin marka olarak atılımlar ile SEAT ve Skoda'yı alması olsun bu dönemde küresel pazarda VW markası ciddi tırmanışa geçti.
Tam bu dönem de, VW zaten başarılı modeller piyasaya çıkarmaya başlamışken her ne kadar günahım kadar sevmesem de DOĞUŞ OTO çok doğru bir kararla tüm satıcılarına cücük kadar dükkanda satış yerine paşa paşa plaza şartını getirdi. Çünkü bu kadar mükemmel modeller çıkarmaya başlamış VW markasının müşterileri 5 yıldızlı otel atmosferinde ağırlanmalıydı. Sonrasında tüm rakipler bu konsepti uygulamaya başladılar ancak atı alan ne yazık ki Üsküdar'ı geçti. Sonunda da bugünlere uzanan, aslında olmamasına rağmen VW sanki premium markaymış pazarlama yalanı fiyatlarda şişirilerek pekiştirildi. Dikkat ederseniz Avrupa'da çoğu VW modeli, rakip modellerden (Örneğin GOLF-Megane) 100-200 euro pahalı veya ucuzken Türkiye'de yaratılan bu balon premium pazarlaması sayesinde ciddi fiyat farklarıyla karşılaşıyoruz. Aradan geçen 16 senede bu yapı o kadar kemikleşti ki artık VW Türkiye'de çöp çıkarsa yine liste başı satışlara ulaşacaktır.
Bu kadar ayrıntılı neden yazdım? Çünkü Kia'yı da şu anda ben tıpkı 1997-1998'deki VW gibi görüyorum. Son 3-4 senedir o kadar başarılı modeller çıkarmaya başladılar ki bunu yerli test ve kullanıcılar değil, Fifth Gear veya Top Gear gibi programlarda tescillemeye başladılar. İlk olarak Sportage ile başlayan kalite atağı arkasından Cee'd ve K900 ile devam etti. Daha önceki paylaştığım videolarda Fifth Gear ve Top Gear'ın yeni Cee'd hakkındaki yorumlarından sonra vaktiniz olursa K900 testinide (hele ki beyaz olanının Amerika testi) youtube'da aratıp izlemenizi tavsiye ederim. Bu kadar başarılı modellere karşılık Türkiye'de de İhlas motor gibi din ayağına her türlü katakulliyi yapan bir distribütör yerine Çelik Motor'un Kia distribütörlüğünü alması ve istikrarlı çizgisini bozmaması emin olun Türkiye'de 5-6 yıl sonrasına Kia'yı çok farklı bir konumda görmemizi sağlayacaktır. Sadece Çelik Motor'un pazarlama ekibini acilen lağvedip yeni bir ekip kurması gerekiyor
Satış listelerine dönersek; Fluence ve Linea gibi traktörler liste başı olsa kaç yazar olmasa kaç yazar...
Top Gear Kia Cee'd Test:
www.topgear.com/uk/videos/2789702240001
Fifth Gear Kia Pro Cee'd Test:
www.youtube.com/watch?v=LwoXQmveUnI
Autobytel Kia K900 Test:
www.youtube.com/watch?v=ZIO0FuPY4gY